Paylaşmak

Paylaşmak;


Herkesi, her şeyi sorgularken kendimizi de sorgulamayı unutmazsak
sorgulamamızın doğruluğu nedeniyle dünyayı değiştirme istemimizin
daha sağlıklı, daha hızlı yaşama geçeceğine inanıyorum.
Böylece bu dünya ne kadar çirkin, üstelik kötülükler de devam ediyor
diye hayıflanıp durmaktan bir nebze olsun vazgeçer olabiliriz.
Paylaşım, güzellik, iyilik ve en önemlisi insan hakkı adına neler
düşündüğümüzü çok iyi bir dille anlatıyoruz . İş bunları yaşama
geçirmeğe kalıyor. Birlikte , paylaşarak. Söylemselliği
eylemsellikle tamamlarsak daha güzel bir şekilde rahatlarız. Bunun
için de güzel söylemlerin yaşantımızda bir eylem bulması gerekiyor.
Yaşamın en güzel tadı olan güvene bu şekilde varabiliriz. Yoksa iki
yüzlülük içinde eriyip gider ve güzel olan amaçlara erişemeyiz. O
zaman gerici, aldatıcı dediğimiz bireylerden farkımız kalmaz. En
önemlisi de insan haklarından bahsediyor ve bunun savaşımını veriyor
isek bu salt kendi haklarımız olmamalı. Unutmamalıyız ki bizim
hakkımızın bittiği yerde başkalarının hakkı başlar. Yani kendimizin
var olması başkalarının yok olması üzerine kurulmamalıdır.
Hükmetmek doğaya ama ondan da öteye insana.. Böylece var olma savaşı
vermek.. Ama hükmetmek adına elde edilen koltuklara da yüreğimizi
düşürmeden yapmalıyız tüm bunları. Yoksa bize, "belki bir gün dönerde
kanlar içinde çırpınan yüreğini görür" demek kalır ne yazık ki. Fakat
şurası da bir gerçek ki bazılarının koltuğu yoktur kendisi vardır.
Bazılarının da koltuğu vardır kendileri yoktur.
Var olmak, görmek, duymak yürekle olur. İşte bütün mesele burada
yatıyor.
Belki etiksiz olmayabiliriz. Ama susarak yada etiksizleri bir
şekilde destekleyerek de aynı kapıya çıkabiliriz. O halde hoşgörünün
bedelini aslında hoş görülüp kullanılanlar çok ağır ödüyorlar. Bir
bunun farkına varabilseler. İnsanlar bir kendine dönebilse. E.
Zola'nın dediği gibi herkes kendi evinin önünü temizlerse tüm kent
temiz olur.
Çalışmanız, sorumluluk sahibi olmanız, dürüstlüğünüz işe yaramıyor
salt ben varımı size dayatanların karşısında. Ama insana saygı
duymanın söylemi de devam ediyor edecektir de. Bu ikilemde tüm
duyarlılığınıza karşın onurunuzdan taviz vermediğiniz sürece
yalnızlık paylaşılmanızı yaşayacaksınız. Ne zamana kadar ve insan
hakkı kimin için?
Birde madalyonun diğer yüzüne bakalım. Gerçekten özüyle sözü bir
olanlara. Koltuğunu salt kendini doyurmak adına değil herkese
yardımcı olmak için kullananlara, yönettiklerinin isteklerini yerine
getirmek adına yönetenlere. Güzellikleri, iyilikleri paylaşanlara.
Dünya, bu insan hakkı için güzel işte . Böyle güzel, paylaşımcı,
insan hakkına gerçekten saygı duyan iyilerle yeşerir her şey. O zaman
güneşin sıcaklığını duyumsarsınız, yeşilin rahatlık duygusunu
yaşarsınız, suyun ferahlık veren sesini duyarsınız. Yaşam anlam
kazanır işte o zaman.
Hep birlikte, paylaşarak.

(Yazinin Sahibi Tulay Cellek)

 

0 yorum: