Küresel Terör...

(Küreselleşme) Son derece karmaşık bir niteliğe sahiptir.
Çünkü hem siyasal, hem ekonomik hem de kültürel öğelerden oluşmaktadır.
Küreselleşmeyi iyi anlayabilmek için bu farklı ayağı ayrı ayrı görmek gerekmektedir:

1. Küreselleşmenin Birinci Ayağı: Siyasal Ayak
Küreselleşmenin siyasal ayağı çok kıssaca, ABD'nin siyasal liderliği ve jandarmalığıdır.
...
Eski Başkan Clinton Kongre'ye yaptığı bir konuşmada, tüm dünyayı bir apartmana, kendilerini de bunun en üst katında otıran insanlara benzetmişti.
"Bu nedenle apartamanda olup biten her şeyden etkileniyoruz. Etkilendiğimize göre de sizden aldığım vergilerle ben bu dünyayı denetliyeceğim ki, burada bir karşıklık çıkmasının ve en üst katta oturanlar zarar görmesin," dedi. Bu kadar net ve açık bu.
...
2. Küreselleşmenin İkinci Ayağı: Ekonomik Ayak
Ekonomik ayak, Küreselleşmede uluslar arası sermayenin egemenliği anlamına geliyor.
...
Bu sermayenin miktarı inanılmaz bir rakam: 1.5 trilyon dolar.
Türkiye'nin milli geliri yıllık 150 milyar dolar dolayındadır. (Şubat 2001 krizinden önccce ulusal gelir, yaklaşık 200 milyar dolardı. Krizden sonra dörtte bir azaldı.) Bunun on katı. On tane Türkiye ekonomisi gibi bir güç bu.
Dünyaya bu egemen.
Üretimi bu belirliyor, neyin nerede üretileceğini bu belirliyor.
İşçi üçretlerini, tüketim ve üretim mallarının fiyatlarını hep bu para belirliyor.
Ayrıca borsaları da bu etkiliyor.
Bunun 100-150 milyar doları sıcak para.
Günlük, haftalık aylık dolaşıyor.
Bir gece yatıyorsunuz dolar 700 bin TL. Bir sabah kalkıyorsunuz dolar 1 milyon 200 bin TL olmuş. İşte, uluslar arası sermaye ülkeye girip çıkmış o arada.
Böyle etkileride var. Ama bunlar geçici etkiler.
Uluslararası sermayenin asıl etkisi, neler üretilecek, nerede üretilecek, kaça üretilecek, kaça satılacak gibi çok daha temel konularda ortaya cıkıyor.
Uluslararası sermayenin Birleşik Amerika arasındaki ilişki de ilginç:
Bunlar birebir aynı değil ama birbirinden de tam bağımsız değil.
Çünkü bu sermayenin büyük bir bölümü Birleşik Amerika'nın.Örneğin Allan Greenspan diye biri var. Federal Reserve Bank'ın yani bizdeki Merkez Bankası'nın benzeri bir kurumun başkanı.
Doların faiziyle binde 2.5 oynuyor; bütün dünyadaki ekonomiler bu karardan etkileniyor.
...
Amerikan sermayesinin dışında, Japonya var, AB var, Güneydoğu Asya var, EFTA var, vs. var.
...
Birincisi, Birleşik Amerika'nın siyasal liderliği ve askeri jandarmalığı, siyasi ayak.
İkincisi, uluslararası sermayenin egemenliği, ekonomik ayak.
Nitekim 11 Eylül teröristleri bu gerçeği çok iyi yakaladıklarında, ölümcül eylemlerinden birini New York'taki Dünya Ticaret Merkezi binalarında gerçekleştirdiler.( İkinci saldırı Pengaton'a oldu. Bu askeri ayağa olan saldırıydı. Üçüncü uçak içinse (düşen uçak) Kongre binasına saldıracağı söylenmişti. Bu da siyasal ayak.-benerci-)

3. Küreselleşmenin Üçüncü Ayağı: Kültürel Ayak
Bu ayak çok ilginç.
Çünkü Küreselleşmenin kültür ayağının iki kolu var ve bu iki kolbirbirini dengeliyor.
Kültür ayağının birinci kolu, tekdüze tüketim kültürünün bütün dünyadaki egemenliği.
Yani bütün dünyada insalar aynı gazozu içiyor (Coca cola, Pepsi), aynı köfteyi yiyor (Mc Donalds, Burger King), aynı ayakkabıyı giyor (Nike, Adidas) ve aynı pantolonu giyor (Lewis, Wrangler).
Yani tek düze bir tüketim kültürünün egemenliği söz konusu.
...
Bu tüketim kültürü her biçimde empoze ediliyor.
Sadece ilanlarda ve reklamlarda değil, meydanın hemen her dalında, her ssanat ve kültür etkinliğinde.
Televizyon dizilerine bakıyorsunuz, aynı tüketim kalıpları. Bond filmlerine bakıyorsunuz, örneğin en sondan bir önceki filmde, BMW arabalarıyla Ericson telefonlarının doğrudan reklamı.
...
İstanbul'da, Tokya'da, Moskova'da, New York'ta, Pekin'de, Nairobi'de, Cape Town'da tek düze tüketim kültürü.
...
Kültür ayagının ikinci kolu bunun tamamen zıddı; kaba ve sınırlı deyimiyle mikro-milliyetcilik ve makro-dincilik.
...
Kendisinin farklı kültürel öğeler taşıdığını idda eden her gruba, içinde yaşadığı daha büyük toplumun siyasal örgütlenmesinden ayrı bir siyasi özerklik verilmesi eğilimi.
...
Milliyet, ırk, din, mezhep, dil, diyalekt, hatta coğrafya farklarına göre, içinde yaşadığı geniş toplumdan farklılık gösteren her gruba, siyasal olarak, çoğunluğun içinde bulunduğu siyasal birlikten özerk, ayrı, otonom bir yapı önermesi.
Her bir ayrı alt kültür grubunun, ait olduğu siyasal birlikten kopartılması ve ayrı bir özerk siyasal yapıya kavuşturulması eğilimi, Küreselleşmenin kültür ayağının ikinci kolu.
...
Çok genel olarak bakıldığında, küreselleşmenin kültür ayağının iki farklı kolunun birlikte etkisi, insanlığın, tekdüze bir tüketim kültüründe marka ve firma imajlarıyla birleştirilmesi ve bütünleştirilmesi, buna karşılık siyasal bazda, kültür temelinde dayalı olarak mikro parçalara bölünerek siyaseten iyice parçalanması olarak görülüyor







KÜRESEL TERÖR VE TÜRKİYE
3-KÜRESELLEŞMENİN SONUÇLARI
1-Küçülen Dünya
Küreselleşmenin birnci sonucu, dünyayı küçültmektir.
Yani herkes, dünyada olup bitenlerden anında haber almakta ve en azından duygusal ve düşünsel planda etkilenmektedir.
Pek doğal olarak bu etkilenme kimi zaman, duygusal ve düşünsel düzeyi aşmakta, doğrudan doğruya siyasal yada mali ve ekonomik etkilenme söz konusu olmaktadır.
...
Olay (11 Eylül Saldırısı) sadece duygusal ve düşünsel düzeyde kalmamış, tüm dünya, ekonomik ve siyasal olarak bu olaydan ve onu izleyen tepkiler zincirinden nasibini almıştır.
Ayrıca, örneğin Güneydoğu Asya'daki kriz, bütün dünyayı etkilemiş, gelişmiş ülkelerin yöneticileri, bu kriz karşısında yeni dünya düzenini korumak için ortak çaba göstermek durumunda kalmışlardır.
Pek doğal olarak eski Yugostavya'da, Sırp milliyetciliğinin Boşnakları ve Kosova'daki Arnavutları yok etmesi, bütün dünyanın ilgisini çekmiş ve sonunda ABD'nin önderlik ettiği bir NATO harekatı ile dünya devletleri olaya müdahale etmişlerdir.
Bu örnekler, siyasal,askeri, mali ve ekonomil alanda rahatlıkla çoğaltılabilir.
...
2-Ulus Devletlerin Egemenliklerinin Sınırlanması ve Kısıtlaması
Bir yandan ABD'nin egemenliği, öte yandan devletlerüstü örgütlenmelerin önem kazanması ve AB gibi oluşumlar, uluslararası tahkim (hakemlik) gibi, uluslararası sermayenin devletlerüstü ayrıcalıklar elde etmesi, ulus-devletlerin egemenlik haklarını yukarıdan tehtid etmektedir.

 

0 yorum: