Bilinmeyen Aşk Dünyaları

Bilinmeyen ask dünyalari

Turkiye'de timsahlarin yasamini merak etmis kac kisi vardir bilemeyiz
ama,saniriz ki hic kimse timsahlarin yasami hakkinda bir kitap
yazmamistir.
"Timsahlarin yasamini merak etmek önemli midir?" diye de sorulabilir.
Ancak bu yanlis bir sorudur. Insandaki merak güdüsü "bilinmez"in
pesine düserken "önemli-önemsiz" ayirimi yapamaz. Cünkü bilinmeyen
bir konunun önemli mi, önemsiz mi oldugu daha önceden saptanamaz.
Merak güdüsü gelismemis bir kisiye bilmedigi konularin hepsi önemsiz
görünür. Timsahlarin yasami da, Paganini'nin keman koncertosu da...
Onun için merak güdüsünün gelismisligi, yasam ufuklarinin darligiyla
orantilidir. Yasam ufuklari dar kalmis bir insan ise hicbir sey
yaratamaz.
Yaratilmis seylerden de fazla bir sey anlamaz. Onun gözünde Diderot
da "ne olmus yani"dir, El Greco da....
Timsahlar, ceneleriyle kuyruklari olaganüstü güclü; çok kalin,
pütürlü bir kabukla zirhlanmis; bir ton agirliginda korkunc
canavarlardir.Ve bu testere disli, acimasiz ve cirkin canavarlarin
ask yasamlari, aklin almayacagi kadar güzel bir siirdir. Bir kez
timsahlar monogamdirlar. Erkek disisini sectikten sonra ikisi de
birbirinden ölünceye dek, yani yüz yili askin bir süre asla
ayrilmazlar.
Genc bir timsah, baska timsahlarla birlikte uyuklamakta olan genc bir
bayan timsahi gözüne kestirdigi zaman; karsisina kadar yüzerek, sulari
köpürtmeye, delikanliligini kanitlayacak yigitlik gösterileri
yapmaya baslar. Bayan timsahin cevresindeki timsahlara posta koymaya
kalkarak, hepsini tek tek oradan uzaklastirir. Sonra yine sulara alip
kuyruguyla köpürtür de köpürtür sulari.
Derken bu kadar afiye ve yigitlige dayanamayan bayan timsah da,
uyukladigi kiyidan süzülüverir sularin icine... Ve iki genc timsah
cevrelerinde halkalanmis olan öteki timsahlarin ortasinda, harika bir
dügün dansi yapmaya koyulurlar. Sonunda disi timsah gelir, erkek
timsahin gögsüne dayar basini ve bir süre öyle durur. Es esini
secmis, dügün töreni tamamlanmistir.
Disi timsah hamile kaldiktan sonra, yumurtalarini günes gören kuytu
bir kiyidaki kumsala yumurtlar. Ve yumurtalarin belirli bir
sicaklikta kalip canlanmasi icin de, hepsini usulca kuma gömer. Uc ay
süreyle, hicbir sey yiyip icmeden, gece gündüz bekler yumurtalarin
basini...
O sirada erkek timsah da disisinin karsisindaki sularda nöbet
tutmakta, sagi solu kolacan etmektedir. Uc ayin bitiminde disi,
kumlari esip yumurtalari cikarir ve yavrularin
kabuklarini kirmasini kolaylastirmak icin; o korkunç ve güclü
disleriyle, sanki bir kurabiye tutuyormus gibi, yumurtalari tek tek
catlativerir.
Minik timsahlar kivil kivil cikarlar yumurtalardan. Anne timsah,
kocaman agzini alabildigine acarak asagi yukari sayilari yirmiyi
bulan yavru timsahlarin hepsini agzinin icine alir ve acik cenesiyle
sulara girerek yavrularini sulara birakir. Tüm timsahlar da sulara
dalmislar, yeni dogan yavrulara "hosgeldiniz" demek icin yari
bellerine kadar dogrularak, omuz omuza yavrularin karsisina
dizilmislerdir.
Insanin uzaktan seyrederken dahi icinde tiksinti ve ürperme duydugu,
sönük ve kipirtisiz bakisli canavar timsahlarin, kendi öz
yasamlarindaki dünyalari; bu kadar renkli, duygulu ve sevecendir.
Hatta insanlarinkinden bile daha sevecendir.
Timsahlarin yasamini merak etmek o kadar önemli midir?
Önemlidir.
Solucanlarin yasamini, beyaz karincalarin yasamini, istiridyelerin
yasamini merak etmek de önemlidir.Cünkü hem doga, hem de
dogadaki "yasam" önemlidir. Bunun bilincine varmayinca, insanlar dahi
birbirlerinin gözlerinde önemsizlesmeye baslarlar. Bir Rumeli
deyimiyle "Ahmet'in öküzü, bakar iki gözü" olurlar. Everest'in
tepesini merak etmek de önemlidir. Büyük Okyanus'un dibini merak
etmek de... En azindan hangi bakanin yerine hangi bakanin gelecegini
merak etmek kadar önemlidir. Bizim tarihimizde de cocuklara
oyuncaklar armagan etme gelenegi yayginlassa ve oyuncak yapimciligi,
köklü bir yaraticilik kurumu olarak biçimlenseydi;
bizim merak güdülerimiz de, kusaklar boyunca cok daha fazla
bilenecekti.
Oyuncaksiz yetismis çocuklarda merak güdüsü nasirlasmaya ugrar.
Timsahlarin yasamini merak etmek de önemli gelmez onlara, Vezüv
Yanardagi'nin içini merak etmek de. Tarihsel arsivlerin
degerlendirilmemesinin de nedeni meraksizliktir. Okuma
ve arastirma yüzdesinin düsüklük nedeni de meraksizliktir.
Tanzimat'tan bu yana sürüp gelmis olan toplumu kalkindirma cabalari,
merak güdüsündeki siskaligi bir türlü görememislerdir. Görselerdi
önce cocuklar için merakli oyuncaklar yapmak gerektigini hemen
anlarlardi. Ve anlarlardi ki, birçok seyin oyuncaga cevrilmesinin
nedeni, cocuklarin vaktiyle oyuncaksiz yetismis
ve dogayla dogadaki yasami yeterince merak etmemis olmasindandir.

Cetin Altan

 

0 yorum: