Kadınlar İş Hayatında

> Merhabalar, Bugüne kadar Pelin Atak rumuzu ile yazdım. Ama bundan sonra kendi adımı kullanmaya karar verdim. İsmimi bugüne kadar kullanmamamın sebebi, eski kocamın ve arkadaslarımın anılarımı okuduklarında beni tanıyacakları ve iç dünyamı keşfedecekleri endişesiydi ama bu konuda endişelenmeyi birdenbire bıraktım. Keşfetsinler tabii, ben o kadar sıkıntıyı yaşadım, bütün o kötü günleri onlarsız geçirdim, şimdi tam kendimi ifade edebilirken onların beni tanıyabilecekleri endişesini mi yaşayayım. Hayır. Benim adım Berna Tamer ve İzmir'de yaşıyorum.
>
> Şimdi gelelim bu hafta anlatmak istediklerime, şu sıralar kadınların kadınlarla ilişkilerinin ne kadar zor olduğunu düşünüyorum. Yok yok... yanlış anlamayın, işin içinde cinsellik yok. Tüm kadınların öyle ya da böyle farkettikleri elektriksel bir sorun bu. İki kadın daha karşılaşır karşılaşmaz negatif elektrikleri yollayıverirler birbirlerine. Bazı kediler gibi... Bazen (nadiren) ilişki pek dostça başlasa bile emin olun birgün mutlaka karşılıklı kılıçlar çekilir. Hel iş hayatındaysa bu rekabet. Uffff ki uf..
>
> Genellikle işyerlerinde kadınlar birbirleriyle çalışmakta çok sıkıntı çekerler, hele arada amir-memur ilişkisi varsa işler iyice sarpa sarar. Şöyle bir bakın etrafınıza doğru değil mi?
>
> Eski işyerimde bir ara, birbiriyle bağlantılı çalışmak zorunda kalan 20 kadın falan olmuştuk. Herkezin tarzı, kişiliği, zevkleri vs. elbette çok farklıydı ve sorun da bundan kaynaklanmıyordu zaten. Sorun herkesin kendi düşüncesinin doğru olduğundan emin olmasıydı. Pek bir uygar başlayan toplantılar, birdenbire arenaya dönüşüyor, bir saçsaça başbaşa girişmediğimiz kalıyordu. Elbette ağlayanlar, küsenler de cabası. O zamanlar çok ciddiye aldığım bu durumlar, nedense şimdi pek komik geliyor bana. Oysa belki benzer şeyleri hala yaşamaya devam ediyorum.
>
> O zamanlar hepimiz 20 ile 28 yaş grubunda olan 20 kadındık. Bir gün hiç unutmam genel bir toplantı yapıyorduk. Şirketimiz büyüme trendindeydi ve bizler çekirdek kadroyu oluşturan yönetici adaylarıydık. Aramızda 3 tane de erkek arkadaşımız vardı. Özel eğitimler alıyorduk, Pazarlama, Organizasyon, Market çalışmaları, İletişim Teknikleri, Beden Dili, Sunu Becerileri gibi çok değerli eğitimlere uzunca bir dönem gece 12'lere kadar hep birlikte katıldık. Bu eğitimlerin sonlarına doğru birşeylerin iyiye gitmesini bekliyordum açıkçası, ama sanırım bizler teknikleri öğrendikçe daha bir teknik savaşır hale gelmiştik.
>
> Beden Dili kullanarak iletişim kurmak istemediğimizi birbirimize profesyonelce ifade ediyor, göz temasından ustalıkla kaçınıyor ve bol bol sen dili kullanıyorduk. Hepimiz hastalanmıştık sanki. Bu soğuk savaş alanında şirket büyüyor muydu, yoksa batıyor muydu pek de farkında değildik.
>
> Derken çok sevgili patronumuz duruma el koymak zorunda kaldı. Yaşananlardan dolayı o da şaşkındı. Departmanlaştık ve her tavuk kendi kümesinde ötmeye başladı. Ama bize bu da yetmemişti, diğerlerinin işlerini takip ediyor ve bolca dedikodu yapıyorduk.
>
> Aslında burada bu duruma uygun olmayan bir durum da sessizce (saman altından) gelişiyordu. Bir kişi aramızda yokken, kalanlar birdenbire iyi arkadaş oluyorlar ve aramızda bulunmayan kişiyi acımasızca eleştiriyorduk. Bu anlarda sanki dost oluveriyorduk. Tuhaftır ki bu dostluk bu durumla birlikte sona eriyordu. Bir gün aralarında olmayan kendimiz oldsuğunda, arkamızda neler döndüğünü biliyorduk.
>
> İş sahamız çok verimli olduğu için şirket başarılı olmaya devam ediyordu ama çok sevgili kızlar bir bir yerlerini erkeklere bırakmaya başlamışlardı. Patronumuz sessiz ve derinden tüm kadroyu değiştirdi. Bir gün bir baktım ortada kimseler kalmamış. Benim dışımda tek bir bayan yönetici yoktu. Ortama çalışma ve sessizlik hakim olmuştu. Dingindik. Ben de çok yoğun çalışıyordum. Herşey yolundayken son darbe sekreterimden geldi ve ansızın istifa edip gitti. Ağlıyordu. Çok şaşırmıştım, ne zaman, neden, ne yaparak kalbini kırmıştım acaba? Kendisini defalarca aradım, bana kendisini hiç anlamadığımı, davranış biçimimin farkında olmadığımı söyledi. Oysa onu çok seviyordum ve hiç bu arenada düşünmemiştim. O benim sağ kolumdu. AMA O'DA BİR KADINDI. Belki atladığım nokta buydu.
>
> Bunları neden yazdım, kadınları kötülemek için mi? Asla ve kesinlikle HAYIR. Biz kadınlar yaradılıştan çok verimli, üretici, hassas, detaylara dikkat eden, sorumluluk sahibiyizdir. Ben sadece kadınlarla kadınların bir arada çalışmalarında olabilecek aksaklıklara dikkat çekmek istedim. Kadınlar doğuştan (sanırım hormonları gereği) yuva yapan dişi kuş oldukları için aynı yuvada başka kuşlar istemiyorlar. Bu durum da iş hayatına böyle saçma sapan bir rekabet olarak yansıyor. Belki çözüm birbirlerine direk bağlantılı çalışmayan kadın elemanlar olabilir. Ya da herkesin aynı statüde ama faklı alanlarda çalıştığı ortamlar yaratılabilir. "Yatay Hiyerarşi" böyle bir şey olur mu acaba? Yok yok olmadı, "Yatay Yapılanma" bu kulağa daha hoş geliyor. Amir falan yok. Hele kadının kadın amiri ASLA yok.. O zaman işte kadınlar verimli olabilmeye başlaya >
> Bence bu konu apayrı bir iş psikolojisi olarak ele alınmalı. Merak ediyorum acaba bu konuyu inceleyip hakkında yazı yazanlar, tez hazırlayanlar falan var mı? O kadar belirgin bir araştırma sahası ki..

Berna Tamer

 

0 yorum: